Birkaç yıl evvel Twitter başta olmak üzere birçok toplumsal medya mecrası, farklı bayanların el bileklerini gösterdiği fotoğraflarla çalkalandı. Her biri, bedeninin tıpkı bölgesinde bir bene sahipti ve bunun nasıl mümkün olabildiğini anlamaya çalıştı.
Bu fotoğraflar hâlâ orta sıra toplumsal medyayı meşgul ediyor. Biz de bu duruma kayıtsız kalmayalım ve bu sorunun karşılığını verelim istedik.
Öncelikle benlerin nasıl ortaya çıktıklarına bakalım.
Benler, deri altında bulunan ve ekstra pigmentasyona sahip olan hücrelerdir. Bazen onlara doğuştan sahip olsak da bazen yıllar içinde Güneş’e maruz kaldığımız için ortaya çıkarlar ya da daha besbelli hale gelirler. Araştırmacılara nazaran benlerin varlığı, iki farklı ögeyle açıklanabilir: Güneş’in ziyanlı tesirleri ve MC1R geni.
Vücudumuzda eumelanin ve feomelanin olmak üzere iki farklı melanin çeşidi vardır. Bu melanin çeşitleri -bir öbür ismiyle pigmentler- cildimize, gözlerimize ve saçlarımıza ilişkin olduğu rengi verir. Eumelanin koyu renkli saç, cilt ve gözlerde bulunan, kahverengi-siyah bir pigmenttir.
Bu pigment, cildi UV radyasyonlarından müdafaa noktasında bir epey değerli rol oynar ve eksikliği, Güneş’ten kaynaklanan hasarlara yol açar.
Feomelanin ise eumelanin’in tam zıttı biçiminde; kızıl saç, soluk-açık cilt ve yeşil gözlü şahıslarda yüklü olarak görülen bir pigmenttir ve kırmızımsı sarı bir renge sahiptir. Aslında bedenimizde kaç benin olduğunu, sahip olduğumuz melanin çeşidine de bağlıdır.
Bu noktada araştırmacılar, feomelanin pigmentlerine daha fazla sahip olanlar açık ciltli ve kızıl saçlı bireylerin, doğru orantılı bir formda bedenlerinde da daha fazla bene sahip olabileceğini doğrulamakta.
Peki bu benler neden daha çok ellerimizde ve bileklerimizde çıkıyor?
Ciltte küçük kahverengi lekelere sebep olan ve pigment üreten bu hücrelerin, zararsız bir halde çok ölçüde büyümesi olarak da tabir edebileceğimiz benleri çıkarmamızın en büyük sebebi, bir öbür yandan o bölgelerin Güneş’e çok maruz kalması.
Örneğin araba kullanırken en çok Güneş gören bölgemiz neresi? Elbette ellerimiz ve bileklerimiz. Ayrıyeten yüzümüzü korumak için çokça uyguladığımız güneş kremini, bu bölgelere ne sıklıkla uyguluyoruz? Galiba birçok vakit unutuyoruz.
Aslında 10 şahıstan 8’inin ellerinde ve bilhassa bileklerinde bir bene sahip olması, çözülememiş bir gizem değil.
Özetle; sahip olduğumuz pigmentlerin tesiri olsa da Güneş’e maruz kalma oranımız, benlerimizin sayısıyla büyük oranda yanlışsız orantılı. Yani ne kadar çok Güneş, o kadar fazla ben!
Ayrıca bu durum, bedenimizin hangi bölgesi Güneş’e maruz kalıyorsa, benlerin de orada çıktığı anlamına gelir.
Eğer bedeninizdeki bu kahverengi lekelerin artış göstermesini istemiyorsanız, güneş kremini sistemli bir formda her bölgeye uygulamaya ihtimam gösterebilirsiniz.
Elbette sahip olduğunuz benleri denetim altında tutmanızda da yarar var. Bu kahverengi lekeler birden fazla vakit zararsız olsa da renk değişimleri, gelişim göstermeleri ve yuvarlağın dışında bir biçime evrilmeleri daha farklı rahatsızlıkların habercisi olabilir.
